ÜNİVERSİTENİN İTİBARI
Çocuğu dershaneye götürdükten sonra uzandım Selçuklu çay bahçesine ve kapalı bölümde bir çay sipariş ettim yanında poğaça ile birlikte. Poğaçayı elimle bölüp bölüp, çayı yudum yudum çekerek götürürken bir baktım amcanın biri almış sazı eline ve bir yerlere verip veriştiriyor. Verip veriştirdikleri arasında üniversiteler olmasa sanırım kulak bile kabartmayacaktım –çünkü öylelerinden her yerde o kadar çok ki- ama algıda seçicilik üniversitelere veriştirmeye başlayınca çaktırmadan başladım dinlemeye. Eğer dinlediğimi belli etseydim daha bir heyecan ile saçmalar ve saçmalamasına ben yataklık etmiş olurdum. Çok bilmiş amca neler anlatmıyordu ki; hiçbir üniversitemizin dünya klasmanında yer almadığından tutun da üniversitelerin öğrencilere hiçbir şey veremediğine kadar. Ara sıra da gene de okumak güzel şey diye sıkıştırmaları da kendini haklı çıkarma çabası gibiydi. Yanındaki onu destekliyor, bizim amca attıkça atıyordu. Yine müzmin bir hastalıktı amcanınki; kötü örnekler üzerinden büt...